Borderline Kişilik Örgütlenmesi ve Borderline Kişilik Bozukluğu, ruh sağlığı alanında sıkça karşılaşılan, birbirine yakın görünen, sıkça birbirine karıştırılan ancak farklı klinik anlamlara sahip iki önemli kavramdır. Bu yazıda, Borderline Kişilik Örgütlenmesi ve Borderline Kişilik Bozukluğu'nun ne olduğunu, aralarındaki temel farkları ve bireylerin yaşamlarını nasıl etkilediğini detaylı bir şekilde aktarmaya çalışacağız..
Borderline Kişilik Örgütlenmesi, bir kişinin duygu durumunu, kimlik algısını, kendilik algısını ve savunma mekanizmalarını hangi düzeyde ve nasıl kullandığını tanımlayan bir psikolojik yapıdır. Bu yapı, bireyin dünyayı nasıl algıladığı, insanlarla olan ilişkilerini nasıl yönettiği ve stresle nasıl başa çıktığı konusunda belirleyici rol oynar. Borderline Kişilik Örgütlenmesi, bireyin yaşamını derinden etkileyebilecek çeşitli psikolojik dinamikleri içerir. Borderline kişilik örgütlenmesi “Alt düzey borderline örgütlenme” ve “Üst düzey bordeline örgütlenme” olarak iki kısma ayrılan geniş bir spekturumu tanımlayan genel bir adlandırma olup, “borderline kişilik bozukluğunu” da alt düzey borderline örgütlenme kısmında barındırır.
Savunma Mekanizmaları:
Borderline Kişilik Örgütlenmesi spektrumunda olan bireyler (özellikle alt düzey borderline örgütlenme spekturumunda olanlar), genellikle "bölme" (splitting) adı verilen ilkel savunma mekanizmasını baskın olarak kullanırlar. Bu mekanizma, bireyin dünyayı ve öteki insanları tamamen iyi ya da tamamen kötü olarak algılamasına neden olur. Bu da bireyin duygu durumunda ani değişikliklere ve ilişkilerde dengesizliklere yol açar. Bölme, bireyin kötü hissettiren duygulardan korunmasına ve kendini olumlu duygularda tutmasına yardımcı olsa da, uzun vadede bu mekanizmanın sürekli kullanımı, kişinin dünyayı objektif ve dengeli bir şekilde değerlendirmesini zorlaştırır.
Kimlik Dağınıklığı:
Borderline Kişilik Örgütlenmesi olan bireylerde, kimlik algısında tutarsızlık ve belirsizlikler yaygındır. Bu bireyler, kendi kimliklerini belirlemek ve sabitlemekte zorlanırlar. Bu durum, kişinin kim olduğunu, hayatta ne yapmak istediğini ve uzun vadeli hedeflerini anlamakta zorluk çekmesine neden olur, yaşamda iş, ilişkiler, arkadaşlıklar gibi alanlarda tutarsız davranışlar ve atılan her türlü adımı sürdürmekte zorluklar ile karakterizedir. Kimlik dağınıklığı, kişinin içinde süregen içsel bir boşluk hissi yaşamasına ve bu boşluğu çeşitli dışsal unsurlarla doldurmaya çalışmasına yol açabilir, bu unsurlar sürekli yeni başlangıçlara gitme ancak hızla sıkılıp bırakmaya veya var olan düzeni ve kendini sabote etme davranışlarına kadar uzanabilir.
Gerçeklik Algısının Korunması:
Borderline Kişilik Örgütlenmesi olan bireyler, psikotik bozukluklardan farklı olarak, gerçeklik testi yapma, realiteyi değerlendirme yetilerini genellikle korurlar. Bu, bireyin çevresindeki dünyayı ve olayları objektif olarak algılama kapasitesinin bozulmadığı anlamına gelir. Ancak, bu algılar duygusal dalgalanmalar ve çarpıtmalarla dolu olabilir, bu da bireyin karar verme süreçlerini ve sosyal etkileşimlerini olumsuz etkileyebilir zaman zaman gerçeklik algısının kısmen distorsyona uğradığı kullanılma kuşkuları ile karakterize durumlar gözlenebilir.
İlişki Dinamikleri:
Borderline Kişilik Örgütlenmesi'ne sahip bireyler, insan ilişkilerinde genellikle yoğun, dengesiz ve çatışmalı dinamikler sergilerler. Bu kişiler, ilişkilere aşırı bağlılık gösterebilir ve terk edilme korkusuyla hareket edebilirler. İlişkilerde yaşanan bu dengesizlikler, kişinin duygusal istikrarını ve ilişkideki tutarlılığını bozabilir ve ilişkilerde sürekli bir gelgit durumu yaratabilir. Bu da sosyal ilişkilerin sağlıklı bir şekilde sürdürülememesine ve bazen ilişkilerde aşırı fedakarlığa yol açabilir.
Duygusal İstikrarsızlık: Bireyin duyguları hızla değişebilir ve bu, hem kişinin kendisini hem de çevresindekileri zorlayabilir. Duygusal dalgalanmalar, kişinin günlük yaşamını olumsuz etkileyebilir ve stres seviyesini artırabilir. Gün içerisinde hiçbir sebep yokken aniden keyifsiz, mutsuz ve yoğun can sıkıntısı durumları yaşayabilirler.
İlişki Zorlukları: Bireylerin ilişkilerinde tutarlılık sağlamakta zorlanması, kalıcı ve sağlıklı bağlar kurmalarını engelleyebilir. Bu durum, kişinin yalnızlık hissini artırabilir ve ilişkide partnere aşırı yapışmaya veya tam tersi sosyal izolasyona ve uzaklaşmaya yol açabilir.
Kişisel Gelişim: Kimlik algısındaki belirsizlikler, bireyin kişisel gelişimi ve hedef belirlemesi konusunda zorluklar yaşamasına neden olabilir. Bu da kişinin yaşamda ilerlemesini ve tatmin edici bir yaşam sürmesini engelleyerek kendi potansiyellerinin altında kariyer ile yaşamlarını sürdürmelerine sebep olabilir.
Borderline kişilik örgütlenmesi, bireylerin kendiliklerine ve öteki insanlara dair algıları, duygu durumlarını düzenlemeleri yani duygularını regüle edebilme becerisi, savunma mekanizmaları ve ilişkileri yönetme biçimlerinde ciddi bozulmalarla karakterize edilen bir kişilik yapısıdır. Bu yapıda, bireylerin savunma mekanizmaları özellikle daha ilkel düzeydedir ve gerçekliği ciddi şekilde çarpıtarak hem bireyin içsel dünyasında hem de dışsal ilişkilerinde dengesizlik yaratır.
Kimlik Belirsizliği: Düşük düzey borderline kişilik örgütlenmesinde bireylerin kimlik algıları genellikle belirsizdir. Kendilerini tanımlama veya anlamlandırma konusunda ciddi zorluklar yaşarlar.
Parçalanmış Kendilik Algısı: Bu kişilerde kendilik algısı parçalı ve tutarsız olabilir, yani bir durumda tamamen farklı farklı bir kişilikler gösterebilirler.
Dissosiyatif Deneyimler: Düşük düzey borderline bireyler, sık sık dissosiyatif yaşantılar veya gerçeklikten kopma anları yaşayabilir.
Savunma Mekanizmaları: Düşük düzey borderline kişilik örgütlenmesi olan kişilerde ilkel savunma mekanizmaları ağır basar. Bunlar arasında bölme (splitting), inkâr, idealize etme ve değersizleştirme yer alır.
Daha Sabit Kimlik: Yüksek düzey borderline örgütlenmesinde kimlik algısı daha sabittir, ancak hala tutarsızlıklar olabilir. Bu bireyler genellikle iş yaşamlarında daha fonksiyoneldirler.
İlişkilerde Dalgalanma: Yüksek düzeydeki borderline kişiler, ilişkilerinde sürekli dalgalanmalar yaşarlar, birine karşı yoğun sevgi ve idealizasyon (o kişiyi yüceltme) hissederken, bir anda küçük bir kusur bularak kısa sürede değersizleştirmeye yönelebilirler.
Savunma Mekanizmaları: Yüksek düzey borderline kişilik örgütlenmesinde daha gelişmiş savunma mekanizmaları da görülebilir, ancak yine de bölme, idealize etme ve değersizleştirme gibi savunmalar yaygındır. Buna ek olarak, projeksiyon ve yansıtmalı özdeşim de sıkça kullanılan mekanizmalardandır.
Bu iki düzey arasındaki temel farklar, kimlik algısının bütünlüğü ve kullanılan savunma mekanizmalarının gelişmişliği ile ilişkilidir. Düşük düzeydeki borderline bireyler daha kaotik ve dengesiz bir içsel dünyaya sahipken, yüksek düzey borderline bireyler dış dünyada daha fonksiyonel olabilirler, ancak yine de bazen aile ilişkilerde, arkadaşlıklarda ve özellikle romantik ilişkilerde derin ilişkisel zorluklar yaşarlar.
Bölme (Splitting): Bireyler dünyayı ve insanları tamamen iyi ya da tamamen kötü olarak algılar. Bu savunma mekanizması, bireyin duygusal durumunda ani değişikliklere yol açar ve ilişkilerde dengesizliğe neden olur. Siyah-beyaz düşünme biçmi hakimdir ve esneklikten yoksun katı tutumlarla karakterizedir.
Yansıtmalı Özdeşim (Projective Identification): Kişi kendi kabul edemediği düşünce ve duyguları başka birine atfeder, projekte eder ve karşısındaki kişiyi bu duyguları yaşamaya zorlar. Bu, ilişkilerde ciddi çatışmalara sebep olabilir .
İnkar (Denial): Birey rahatsız edici gerçeklikleri veya duygularını tamamen reddeder, onların varlığını kabul etmez .
Omnipotans (Omnipotent Control): Kişi, başkalarını kendisinin bir uzantısı gibi görür ve diğer kişilerin bağımsız bir birey olduğunu kabul etmez. Bu durum ilişkilenilen kişileri aşırı kontrol etme eğiliminde olunmasını doğurur.
İdealizasyon ve Değersizleştirme (Idealization/Devaluation): Bireyler, bir kişiyi ya tamamen yücelterek mükemmel görürler ya da tam tersi, tamamen değersizleştirirler. Bu, ilişkilerde dramatik dalgalanmalara yol açar. Aynı kişi saniyeler içerisinde aşırı yüceltilip göklere çıkarılabilirken, aynı saniyeler içesinde değersizleştirilip tabiri caizse yerin dibine sokulabilir.
Dissosiyasyon (Dissociation): Yoğun stres anlarında birey, duygusal deneyimlerini ayrıştırır ve sanki bu deneyimler kendisine ait değilmiş gibi hisseder. Bu disossiyasyon durumları kişisin zamanla hissizleşmesine ve duygularını hissedememesine sebep olur.
Davranışla Dışavurum (Acting Out): Birey, duygularını regüle edemediği için düşünmeden ve planlamadan dışa vurur; bu, genellikle öfke patlamaları veya kendine zarar verici davranışlarla kendini gösterir. Kendine zarar verici davranışlar her zaman doğrudan gerçekleşmez dolaylı yoldan olabilir, örneğin kişi kariyeri için çok önemli olan bir adımı atabilecekken atmaması kendine zarar verici davranış grubuna girebilir ya da kişinin kendisine zarar verdiğini bildiği bir ilişkide ısrarla kalmayı sürdürmeside kendine zarar verici davranış grubuna girebilir.
Borderline kişilik örgütlenmesinde bu savunma mekanizmaları, bireyin içsel dengesizliklerini yönetmesine yardımcı olsa da uzun vadede hem bireysel hem de kişilerarası işlevselliği olumsuz etkiler. Bu tür savunmalar, özellikle terapötik müdahalelerde dikkate alınması gereken kritik unsurlardır.
Borderline Kişilik Bozukluğu, psikiyatride tanımlanmış bir klinik bozukluktur ve Amerikan Psikiyatri Birliği'nin DSM-5(Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders, 5th Edition) tanı kriterlerine göre teşhis edilir. Borderline Kişilik Bozukluğu, bireyin duygu, düşünce ve davranışlarını derinden etkileyen, yaygın ve kronik bir rahatsızlıktır.
Duygusal Dengesizlik:
Borderline Kişilik Bozukluğu olan bireyler, yoğun ve ani duygusal değişiklikler yaşarlar. Bu duygusal dalgalanmalar, genellikle öfke, üzüntü, kaygı ve boşluk hissi gibi yoğun duyguların birdenbire ortaya çıkmasıyla kendini gösterir, saniyeler içerisinde ortada hiçbir sebep yokken sıkkın, mutsuz hissedişler yaşanabilir.
Terk Edilme Korkusu:
Bu bozuklukta, bireyler sürekli olarak terk edilme korkusuyla yaşarlar. Bu korku, bireyin sevdiklerinden veya partnerinden ayrılma kaygısı ile ilişkilidir ve bu durum, ilişkilerde aşırı bağlılık ya da aniden uzaklaşma gibi mesafeli davranışlara neden olabilir, terkedilme korkusu ile ilişkilerinde yapmak istemedikleri şeyleri yapabilirler aşırı fedakar olunabilir.
Dürtüsellik:
Borderline Kişilik Bozukluğu olan bireylerde dürtüsel davranışlar yaygındır. Bu davranışlar, tehlikeli motorlu taşıt sürüşü, madde kullanımı, kendine zarar verme, rastgele cinsel ilişkilerde bulunma veya dürtüsel alışveriş, dürtüsel para harcama gibi riskli faaliyetleri içerebilir.
İlişkilerde Dengesizlik:
Bu bozukluk, bireyin ilişkilerinde aşırı idealizasyon ve ardından hızlı bir değersizleştirme döngüsünü içerir. Bu durum, ilişkilerin sürekliliğini ve sağlıklı bir şekilde gelişmesini engelleyebilir.
Kimlik Dağınıklığı:
Borderline Kişilik Bozukluğu olan bireyler, kendi kimlik algılarında ve benliklerinde tutarsızlıklar yaşarlar. Bu durum, bireyin uzun vadeli hedefler belirlemesini ve sürdürebilmesini zorlaştırır. Örneğin: Kayıt olunmuş fakat tamamlanmamış çok sayıda okul, başlanmış fakat istikrarlı olarak sürdürülmemiş iş deneyimleri gibi..
Kendine Zarar Verme ve İntihar Düşünceleri:
Borderline Kişilik Bozukluğu, tekrarlayan kendine zarar verme davranışları ve intihar düşünceleri ile karakterizedir. Bu durum, bireyin yaşam kalitesini ciddi şekilde düşürebilir ve acil müdahale gerektirebilir. İntihar deneyimleri bazen manipülatif olabilir fakat intihar durumu söz konusu olduğu zaman mutlaka bir acil sağlık biriminden destek alınmalıdır.
Kişisel ve Sosyal İlişkiler: Yoğun duygusal dalgalanmalar ve terk edilme korkusu, bireyin ilişkilerini olumsuz etkiler ve bu da kaybetme korkusu ve terk edilme korkusunu tekrar tekrar yaşamamak için ilişkilerden ve sosyallikten kendini izole etmeye veya ilişkilerde aşırı yapışmacı olmaya yol açabilir.
Ruhsal Sağlık: Borderline Kişilik Bozukluğu olan bireyler, kronik bir boşluk hissi ve kendine zarar verme eğilimleri nedeniyle ciddi ruhsal sağlık sorunları yaşayabilirler.
Yaşam Kalitesi: Dürtüsellik ve yoğun duygusal stres, bireyin günlük işlevselliğini ve genel yaşam kalitesini önemli ölçüde etkileyebilir.
Teşhis Kriterleri:
Borderline Kişilik Örgütlenmesi, bireyin kişilik yapısını tanımlar, alt düzey borderline örgütlenme ve üst düzey borderline örgütlenme olarak iki gruba ayrılır fakat bir teşhis değildir. Borderline Kişilik Bozukluğu ise DSM-5'te yer alan klinik bir teşhistir ve belirli kriterler çerçevesinde tanı konulur.
Gerçeklik Testi:
Borderline Kişilik Örgütlenmesi olan bireyler, gerçeklik testi yapabilme yetilerini korurlar, yani çevrelerindeki dünyayı değerlendirme kapasiteleri, bilişsel muhakeme, kendilik ve ötekilere karşı algıları bozulmamıştır. Borderline Kişilik Bozukluğu olan bireylerde ise bu yeti, duygusal dalgalanmalar nedeniyle zayıflayabilir, zaman zaman şüphecilik ve paranoya gibi çarpıtmalar söz konusu olabilir.
Kapsam:
Borderline Kişilik Örgütlenmesi, geniş bir kişilik bozukluğu yelpazesini kapsar ve bu yelpazenin alt düzleminde Borderline Kişilik Bozukluğu da yer alır. Borderline Kişilik Bozukluğu ise belirli belirtiler kümesiyle tanımlanır ve daha spesifik bir klinik tablodur.
Tedavi Yaklaşımları:
Borderline Kişilik Örgütlenmesi, genel bir terapi çerçevesinde ele alınabilir ve bu durumun tedavisinde genellikle Psikodinamik terapi ve bilişsel davranışçı terapilerin uzantısı olan Şema Terapi gibi yöntemler kullanılır. Bu terapi türleri, bireyin içsel çatışmalarını anlamasına, farkındalık geliştirmesine ve bu farkındalıklarla kişinin dissosiyeye hallerini yakalamasına, birbiriyle çatışan içsel nesne ilişkilerini ve ilişkili duygularını regüle etmesine, bilinçdışı ile çatışan nesne ilişkilerini anlamasına ve ilgili duyguların regülasyonuna, savunma mekanizmalarını fark etmesine, içsel çocuksu modlarını farketmesi ve yetişkin yaşamına oryante edilmesine ve daha sağlıklı başa çıkma stratejileri geliştirmesine yardımcı olabilir. Ortalama haftada bir görüşme sıklığı ile 1,5- 2 sene veya daha uzun sürebilen bir terapi programlanır.
Borderline Kişilik Bozukluğu ise daha spesifik tedavi yöntemleri gerektirir. Bu bozukluğun tedavisinde en yaygın olarak kullanılan terapi yöntemi, diyalektik davranış terapisi (DBT) ve Aktarım Odaklı Psikodinamik Psikoterapi olarak bilinir. DBT ve Aktarım Odaklı Psikodinamik Psikoterapi bireylerin duygusal düzenleme becerilerini geliştirmelerine, dürtüsel davranışlarını kontrol altına almalarına ve ilişkilerini daha sağlıklı bir şekilde yönetmelerine yardımcı olur. Borderline kişilik örgütlenmesi için kullanılan Şema Terapi’de ayrıca borderline kişilik bozukluğunun terapisinde de kullanılır. Borderline kişilik bozukluğu terapisinde en önemli nokta terapistin tecrübeli olması ve kendi terapi sürecinden geçmiş olmasıdır. İlaç tedavisi borderline kişilik bozukluğu için anksiyete ve depresyon belirtilerin kontrol altına alınmasında destekleyici olabilir ancak borderline kişilik bozukluğu için iyileşme sürecinde psikoterapi en önemli yere sahiptir. Borderline kişilik bozukluğu patoloji şiddetine göre haftalık 1 yada 2 seans görüşmesi ile terapi süresi 4 ila 6 yıl arasında sürebilmektedir.
Sonuç olarak: Borderline Kişilik Örgütlenmesi ve Borderline Kişilik Bozukluğu, birbirine yakın ancak farklı klinik anlamlara sahip iki önemli kavramdır. Borderline Kişilik Örgütlenmesi, bireyin çocukluktaki gelişim dönemlerinde yaşanan yüksek duygulanımlı yaşantılara bağlı olarak gelişen psikolojik duraksamaların kişinin yetişkinlikteki psikolojik işleyişine etkisini, kişinin dünya ve öteki insanlar ile olan ilişkilerini bazı spesifik alanlarda uçlara götüren genel bir yapıyı tanımlamayı ifade ederken, Borderline Kişilik Bozukluğu, belirli klinik kriterlere göre teşhis edilen ve bireyin yaşamını derinden etkileyen bir psikopatolojik durumdur. Bu iki kavramın farkını anlamak, doğru tedavi-psikoterapi planlarının oluşturulması ve bireyin ihtiyaçlarının daha iyi karşılanması açısından kritik öneme sahiptir.
Kaynakça:
American Psychiatric Association. (2013). Diagnostic and statistical manual of mental disorders (5th ed.). Washington, DC: Author.
Kernberg, O. F. (1975). Borderline conditions and pathological narcissism. Jason Aronson.
Linehan, M. M. (1993). Cognitive-behavioral treatment of borderline personality disorder. Guilford Press.
Gunderson, J. G., & Links, P. S. (2008). Borderline personality disorder: A clinical guide. American Psychiatric Pub.
Fonagy, P., Target, M., & Gergely, G. (2002). Affect regulation, mentalization, and the development of the self. Karnac Books.